17 Şubat 2020 Pazartesi

Darkin Kılıcı Aatrox'un Hikayesi

AATROX DARKİN KILICI  

aatrox'un fotoğrafı ile ilgili görsel sonucu

Darkin Kılıcı'nı iblis sananlar da oldu, ilah da. Her halükârda, hakkında bir sürü hikâye anlatıldı. Ama gerçek adını da, düşüşünün öyküsünü de bilenler yok denecek kadar az.

Çölün kumlarının imparatorluğu yutmasından çok önceki devirlerde, Shurima'nın ünlü ve kahraman bir savaşçısı, adı artık unutulmuş bir semavi varlığın dünyadaki bedeni olmak için Güneş Kursu'nun önüne getirilmişti. Yükseliş'e ermekle ödüllendirilen bu savaşçının altın rengi şafak ışığından kanatları vardı. Zırhı, ışığını sonsuz karanlığın ötesine bile yollayabilen bir umut yıldızı gibi parlıyordu.

Adı Aatrox'tu. Her asil savaşın en ön safında o vardı. Hareketleri o kadar dürüstçe ve adildi ki diğer ilah-savaşçılar hep onun bayrağı altında toplanır, on bin Shurima'lı ölümlü savaşa onun ardından yürürdü. Yükseliş'e ermiş savaşçı kraliçe Setaka, Icathia isyanını bastırmak için yardımını istediğinde Aatrox tereddütsüz kabul etti.

Fakat isyancıların dünyaya salacağı dehşetin boyutlarını kimse tahmin edememişti. Hiçlik, Icathia'lı kerametçilerin boyunu hızla aşarak karşısına çıkan her canlıyı ufalayıp yok etmeye başladı.

Aatrox ve kardeşleri yıllar süren umutsuz bir savaş vererek sonunda Hiçlik'in gözü dönmüş ilerleyişini durdurmayı başardılar ve dünyaya açılan en büyük yarıkları mühürlediler. Ama karşılaştıkları dehşet, bu olaylardan sağ çıkabilen ve kendilerine Güneşten Doğan adını takmış olan Yükseliş'e ermiş savaşçıları sonsuza dek değiştirmişti. Shurima muzaffer olmuştu ama bu zaferi getiren savaş ülkeden de, soylu Aatrox'tan da çok şey götürmüştü.

Zamanla Shurima, tüm imparatorlukların eninde sonunda çökeceği gibi çöktü.

Savunacak bir hükümdar, varlıklarını tehdit eden Hiçlik'e karşı verilecek bir sınav olmayınca Güneşten Doğanlar birbirlerine düştüler. Sonunda anlaşmazlıkları, dünyalarından kalan yıkıntıları ele geçirmek uğruna yapılan bir savaşa dönüştü. Bu çatışmadan kaçan ölümlüler onlara, duydukları nefreti yansıtan yeni bir isim verdiler: darkin.

Ahlaki değerini yitirmiş bu varlıkların Runeterra için en az Hiçlik istilası kadar tehlikeli olduğunu gören Targon'lular, sonunda olaylara müdahale etti. Bu savaşta Alacakaranlığın Sureti'nin ölümlülere darkinleri nasıl hapsedeceklerini öğrettiği, yeni ortaya çıkan Savaşın Sureti'nin ise pek çok kişiyi bir araya getirip onlara karşı mücadele edebilmelerini sağladığı söylenir. Hiçbir düşmandan korkmayan Aatrox ve orduları bu savaşa hazırdı. Faka bastırıldıklarını ise çok geç anladı. Bin tane sönmüş güneşten bile daha büyük bir güç, onu sayısız defa savaşa götürdüğü kılıcın içine çekti ve ölümsüz özünü sonsuza dek kılıca bağladı.

Bu kılıç artık Aatrox'un zindanıydı. Bilinci boğucu, sonsuz karanlığın içine hapsedilmiş, ölme yetisi bile elinden alınmıştı. Aatrox yüzyıllar boyu bu cehennemden beter hapishaneden çıkmaya çalıştı. Ta ki kim olduğu bilinmeyen bir ölümlü büyük bir ahmaklık edip kılıcı yeniden savaşa götürmeye karar verene kadar. Aatrox bu fırsatı kaçırmadı. İradesiyle ölümlünün iradesini kırdı ve bedenini zorla kendi asıl haline benzetti. Fakat bütün bunlar yeni bedeninin canını çabucak alıverdi.

Sonraki yıllarda Aatrox, üstün bir güce ve dayanıklılığa sahip pek çok kadın ve erkeğin bedenini ele geçirip kullandı. Yaşarken böyle büyülerden pek anlamazdı ama zamanla bir ölümlüyü bir nefeslik süre içinde kontrol altına almayı öğrendi. Savaşırken de daha iri ve güçlü olmak için kurbanlarını yiyebileceğini fark etti.

Aatrox, Yükseliş'e ermiş eski haline dönebilmek için bir çare arayarak Runeterra'yı umutsuzca, durup dinlenmeden, karış karış gezdi. Fakat kılıcın bilmecesi çözülemiyordu. Sonunda ondan hiç kurtulamayacağını anladı. Çalıp kaba saba bir biçim verdiği insan eti, gözüne eski halinin gülünç bir taklidi gibi görünmeye başlamıştı. Kılıçtan az daha büyük bir hücreden başka bir şey değildi. Çaresizlik ve tiksinti yüreğine kök salmaya başladı. Bir zamanlar Aatrox'ta beden bulan semavi güçler hem yeryüzünden hem de hatıralardan tamamen silinmişti.

Bu adaletsizliğin verdiği hiddetle, ancak bir mahpusun ümitsizliğinden ortaya çıkabilecek bir çözüm buldu. Kılıcı yok edemiyor, kendisi de içinden çıkamıyorsa; o zaman sonsuz yok oluşu kucaklayacaktı.

Aatrox şimdi bu acımasız amacını gerçekleştirmek için gittiği her yere savaş ve ölüm götürüyor. Körü körüne bağlandığı umut, tüm evreni son bir kıyamet savaşına sürükleyebilmek. Bu savaşta her şey, ama her şey yok olursa belki kılıcın ve kendisinin de ortadan kalkacağını umuyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder